2 Mart 2015 Pazartesi




       YAŞGÜNÜ

Yirmi altı Mart’da dünyaya geldin
Gam ile kederi gönülden sildin
AllahIn lûtfusun onu öğrendin
Sağlıklı yaşamla çok yaşa torun.

Anne baba aşkı nedir bilesin
Dileriz ki yaşam boyu gülesin
Ağlarsak yaşımız bir sen silesin
Bugün yaş günündür çok yaşa oğul

Evlatlar özümde dağdaki sümbül
Gönülde yaşayan tomurcuk bir gül
Gözler yaş görmesin daima sen gül
Sevdiklerin ile gülesin oğul

Gülünce gül açar başımın tacı
Seni sevenleri yazıyor Taci
                                             Aşkın yücesine eresin oğul
                                             İlahi aşk ile gülesin oğul

 26 Mart 2015 Perşembe

28 Şubat 2014 Cuma

ÖĞRENEMEDİN



         Dost oldun benimle eğittik kuşu
         Sen kendi kendini eğitemedin
         Duramadın düzde çıktın yokuşu
         Sözüm sözdür dedin yürütemedin






         Her görüşte sordum nedir dileğin ?
         Meğer bükülmezmiş senin bileğin
         Karlar yağmış buzlar tutmuş yüreğin
         Oturdun güneşe eritemedin

         Çok bekledim çoşa çoşa akmanı
         Dostlarla bir olup düze çıkmanı
         Dost gözüyle sağa sola bakmanı
         Çenen tutup dilin eğitemedin

         İnsan yaşlanınca gücü kalmazmış
         Taşıma su ile bendi dolmazmış
         Cahil, cahil kalır kâmil olmazmış
         Çok yalan söyledin yürütemedin

         Alma dedim benim intizarımı
         Can dostların duymaz ahuzarını
         Düşes diye hep yek attın zarını
         Fanatik fikrini çürütemedin

         Kem sözün yanına kalır mı bilmem
         Kırdın garip gönlüm geriye dönmem
         Bu dünya sana has gidersem gelmem
         Dosta dost ol dedim, öğrenemedin...

YOK OLDU





Çocukluk günlerim hayal ederim
Ben yıldızım derdin, gelecek benim
Yıldızlara bakar derdim o senin
Açtım gözlerimi yıldız yok oldu

Şarkılar söylerdik ceviz dalında
Eğlenir dururdum kendi hâlımda
Hayalen yüzerdik aşkın salında
Batırdın sandalım deniz yok oldu

Falımıza bakar bir ev yapardık
Kestirmeden gider yuva kurardık
Bulmacalar çözer sual sorardık
Sildin bulmacayı sorum yok oldu





Taci söz demiştin dönerim diye
Bekledim yolunu gün döne, döne
Seni görmeyeli tam elli sene
Geçti gitti yıllar ömür yok oldu
Kaydı yıldızımız birden yok oldu.


GARDAŞIZ



                                                         
Doğmadık mı Adem ile Havva’dan
                              Yaradan yarattı kara topraktan,
                              Nice dağlar aştık aynı yollardan
                              İyiyle, kötüyle kardeşiz gardaş. 

 








Kimseyi suçlamak, gibi niyet yok
Oğuz boyundanız kardeşiz, gardaş,
Sorma siyaseti, ona karnım tok
Lazıyla, kürdüyle kardeşiz gardaş,

Vatanın sevene deme Alevi
Alevinin yolu, Ali’nin evi
Pirimiz diyorlar Bektaşi veli
Alevi, sünniyle kardeşiz gardaş,


Tabicilik bilmem, ben hür yaşarım
Talandan, yalandan her an kaçarım
Doğru yol alırsam, dağlar aşarım
Abaza, Gürcüyle kardeşiz gardaş,

Bellidir amacım, doğru söylerim
Kasabalar bomboş viran köylerim
Saygısız, sevgisiz gönlü neylerim
Boşnak, pomak ile kardeşiz gardaş,

Hak hukuk bilirim, yemem haramı
Taci der bahtımız ak mı, kara mı ?
Bu dünyada kimse sarmaz yaramı
Arnavut, Çerkezle kardeşiz gardaş.



17 Aralık 2013 Salı
Tacettin Kekeç

15 Mart 2013 Cuma

takma dişler !!


TAKMA DİŞLER

Şu dünyanın lezzeti ne tadı kaldı
Şu dişleri takma yaptın yapalı
Eller yemek yerken gözün takıldı
Şu dişleri takma yaptın yapalı.

Damağı yaptırdın çelik paslanmaz
Boşuna çiğneme lokma ıslanmaz
Konuşman değişti kimse anlamaz
Şu dişleri takma yaptın yapalı.

Bulamadın hekim o da bahtına
Senin dişler oturmadı tahtına
Yemek tane-tane damak altına
                                                        Şu dişleri takma yaptın yapalı.

Taci ne söylersin takma dişlere
Lokmalar ezilmez çiğne bin kere
Bu da kader diye oturdun yere
Şu dişleri takma yaptın yapalı.


05 Ocak 2001

ölüm ayrılıksa !!


ÖLÜM AYRILIKSA

Özlemimle name yazdım o yâre
Hasretliği beni eyledi pare
Kimse bulamadı derdime çare
Ölüm ayrılıksa ne gelir elden.
 
Yemin ediyorum vazgeçmem senden
Gözümün nurusun kaybolma gözden
Emir geldi derler yazan kalemden
Ölüm ayrılıksa ne gelir elden.


                                                                                  Sensiz bu dünyayı nidem demişim
Meğer seni senden fazla sevmişim
Ecel gömleğini senle giymişim
Ölüm ayrılıksa ne gelir elden.

Ecel gelir dört kolluya binerim
Gam ile kederi o gün silerim
O son günde dua ile giderim
Ölüm ayrılıksa ne gelir elden.

24 Temmuz 2002 

Gurbetin eli


GURBETİN ELİ

Ayırdılar vatanımdan elimden
Anlamadım gitti hasret dilinden
On bir yaşımdaydım tuttu elimden
Bırakmaz ki dönem gurbetin eli
.
Zehir eder gider şu hayatımı
Bağladı bahtımı aldı tahtımı
Çile çektirirde açmaz katımı
Sürükleyip durur gurbetin eli.

Ne Annemi gördüm nede babamı
Artık görmek istiyorum sılamı
Yaban ellerinde sarmaz yaramı
Deşiyor yaramı gurbetin eli.

Ak oldu saçlarım büktü belimi
Esir etti beni bağlar dilimi
Yalvardım yakardım bırak elimi
Tutmuş bırakmıyor gurbetin eli.

Aldı gençliğimi bu zalim gurbet
Oğul’a toruna eyledi hasret
Fısıldayıp durur söyleme sabret
Söylersem bırakmaz gurbetin eli.

08 Temmuz 2004